13 Mayıs 2013 Pazartesi

Ağır ergen

 ( UYARI : Yazım hiç amaçlanmamış bir şekilde melankolik belki de kıro oldu. Okunmaması kalp sağlığı için tavsiye edilir. )

Bilmiyorum bu gece öylesine yazmak istiyorum. Çünkü derdimi insanlara açmak istemedikçe içimde saatli bomba gibi bekliyorlar sanki. Yapamıyorum. Gündüzleri öyle mutlu oluyorum ki gereksiz bi mutluluk, her şeyle eğlenme. Belki de mutlu gözükmek zorundayımdır. Ama akşam olduğunda gerçekten hüzün çöküyor. Ne kadar yalnız olduğumu anlıyorum. Her ne kadar yalnız gibi durmasamda cidden yalnızım ben.Sefil bir yalnız işte. Çünkü sen yoksun. Aslına bakarsan sen varken de yalnızdım ben ama yine de sen bana güven veriyordun işte. Evet insanlara derdimi anlatmaktan hiç hoşlanmam bu yüzden sana hele zorda kalmak-dıkça hiç anlatmazdım çünkü üzülmeni istemezdim. Ama sen bunu hep yanlış yorumlardır. Bilemiyorum belki de bizi uzak yapan şey buydu.Üzerinden kaç zaman geçmesine rağmen unutamadım işte. Sana beni unutup unutmadığını soramam çünkü zaten aklında başka biri var. Hep vardı zaten, o senin aklından hiç çıkmamıştı ki. Ben seni severken de tanımazkende. Keşke sana benim neden senden soğudumu anlatabilsem. Ama anlatsam da saçma bulursun. Dersin yine ' saçmalama' . Neyse canım sen söylesende söylemesende ben gerçeği biliyorum sonuçta.Bu bir önyargı değil ama gerçekten biliyorum. Bunları senin okuyamayacağına güvenerek yazıyorum işte. İnsanlar sana ne kadar ezik dese de hatta senin aşık olduğun kız bile arkandan sövsede benim aşkımda bir değişiklik yok. Ama keşke olsa. Keşke unutsam seni. Hala pişmanım. Ama bu pişmanlık neden bilmiyorum senin yalanlara inanabilmem belki de, e o da olsun o kadar. Bu yazıyı yazmaya başlamadan önce halbuki çok başka bir şey yazıcaktım. Ama boş sayfa çıkınca bunlar döküldü içimden. Hani ben seni tanımadığımda zamansız gelmiştin ya şimdi de zamansız gittin. Çok yarım bıraktın beni. Sen hiç acı çekmezken benim bu kadar kendimi yıpratmam ne kadar doğru bilmiyorum. Düşünüyorum da sen yine dönsen bana ben yine kararımdan döner miyim acaba o kadar gurursuzmuyum ? Pardon seven kalplerde gurur olmazmış. Aşk şiirlerini benim için anlamlandıran sen şimdi de ayrılık şiirlerini mi geçerli kılıyorsun acaba. Ayrıca söylemeden geçmiyim ceyhun yılmaz hep şiirler okusun böyle. Ümit yaşar oğuzcandan bu sefer. 

Bu aralar gelsen...

Bu Aralar Gelsen
Bir kuş uçuyor,
Bir çiçek dalından kopuyor,
Bir çakıl taşı denizde sekiyor,
Dut ağacı meyvelerini döküyor,
Toprak yol, tozu dumana katıyor,
Tahta kapı, sövesinden kopayazıyor.
Kalbim çarpıyor,
İçim içime sığmıyor,
Sen geldin diye deliriyorum!

Tüm zamanlarımı seni beklemek için değerlendiriyorum.
Bir saniye boş vaktim yok.
Şimdi içeri girsen, hazırlıksız yakalayamazsın beni.
Hazırım, seni bekliyorum.
Bana ördüğün kazağım sırtımda…
Atkım boynumda…
Yaz kış çıkartamıyorum…
Gelirde görürsün diye, bîtamam bekliyorum.
Dışarıda bir çıt çıksa, kapının ardında bitiyorum.

Biliyorum, vakitsiz zamanlarda iş çevirmeye bayılırsın.
Kışın, denize ayağını sokmaya…
Yazın, boğazlı çizmelerini giymeye…
Baharda somurtup durmaya…
Bayılırsın biliyorum.
Terslik sen de mi; ben de mi… bilemiyorum.
Çok meraklısı da değilim zaten…
Ben sadece seni seviyorum.
Ne tersliğe, ne de kim de olduğuna aldırmıyorum.
Benim canımı acıtan…
İçimi bunaltan…
Beni kederden kudurtan…
Yanımda olmayışın şu an!
Telefona bakıyorum, çalmıyor.
Mutfaktaysan “bir su getir” diye bağırıyorum.
Su içmekliğim yok… seni sınıyorum.
İnsan günde elli bardak su içemez ya!
Hastayım biliyor musun?
Bilsen yanımda olurdun, şüphem yok.
Yalancıktan hastalanayım diyorum…
Gelesin diye bir ateş çıksın benden…
İnce hastalığa tutulmuş gibi öksüreyim…
Elimi karnıma tutup ağlayayım istiyorum.
Sonra vazgeçiyorum… Çocukça şeyleri sevmezsin sen…
Zaten biliyorum; bir evde bir kişi şımarır…
Bizim evin şımarığı sensin.

Peki, ben ne olacağım?
Hastalanmak, şımarmak, seni sıkmak yok.
Peki, ben ne olacağım?
Kapı beklemekten, mutfak kollamaktan, telefon kurcalamaktan korkuyorum.
Aslında seni kaybetmekten korkuyorum.
Benden nefret ettiklerini anladığım en yakın arkadaşlarım…
Bekleme diyorlar!
Bakar mısın, seni beklememeliymişim!
Gelmeyecekmişsin çünkü. Boş laf!
Sen beni ebediyen terk edebilir misin?
İçinde kocaman bir boşluk olmaz mı o zaman?
Anlamıyorlar işte bütün bunları, beni sevmediklerini yeni anladığım en yakın arkadaşlarım.
Ama sende bunca zamandır bir telefon olsa açsaydın ne olurdu?
Kızgınsız biliyorum, beni cezalandırıyorsun.
Ancak bu kadar yeter, ben dersimi aldım.
Bundan sonrası beni öldürmeye girer.
Arkamızdan dedikodu ediyorlar biliyor musun?
Güya sen başka biriyle delicesine sevişiyormuşsun!
Dedikoduları azdırma çabuk dön.
İçim sızlıyor, yalan olduğunu bildiğim halde…
Yine kızma bana, yalan da insanın içini acıtabilir.
Gel yanıma, geç karşıma, “yok öyle şey” de bana.
Sana inanmaya yazgılıyım ben, meraklanma.


Ortalıkta benim için, “bu kız uğruna kafayı yedi” diyorlarmış, aldırma.
Kafayı yemedim ya, bu aralar gelsen hiç fena olmaz.
Bir kuş uçuyor,
Bir çiçek dalından kopuyor,
Bir çakıl taşı denizde sekiyor,
Ben sensin sanıyorum.
Millet beni deli sanıyor.
Bu aralar gelsen hiç fena olmaz.