30 Ocak 2014 Perşembe

hayatla ilgili yanılgılar

mutlu olduğun zamanlarda gözünün başka bir şey görmemesi ve "tamam bunca zaman sıkıntılarım oldu ama ben de ödülümü alıyorum işte oh beee" demek. aman ha... sonra çakılıveriyosun en dibe... ama umutsuzluğa da kapılmamak lazım. her şey o an yaşanılan hisler neyse o şekilde gitmiyor, inişli çıkışlı bir hayat yaşayacağına inanmak lazım. 

karşında kim olursa olsun dost, arkadaş, sevgili... "aynı benim gibi, ondan zarar gelmez" diye düşünüp güvenmemek lazım kimseye... kimse kendin gibi olamaz. paranoyaklaşmamak lazım ama insanlara sonuna kadar güvenmek üzücü sonuçlara sebep olur. herkesten her şey beklenir...


----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

en çok zaman kaybettireni 'insanların olgunlaştığı' yanılgısıdır. zaman armutları olgunlaştırır, insanları değil. insanlar yaş aldıkça daha önce yaptıkları düşüncesiz ve bencil davranışları daha ustaca yapmaya başlarlar. sonuçta yine zarar görürsünüz ancak zamanı ve etkisi değişir. daha uzun zamanda daha fazla zarar gördüğünüzü fark ettiğinizde yolunuza devam edebilmek için sizi yavaşlatan gereksiz ağırlıklardan kurtulma zamanı gelmiş demektir. güçlü olun, sadece bir hayatınız var..

not: bu entry yaptığının hata olduğunu fark edip ders alabilme yetisine sahip olan ve bu şekilde kişisel gelişimini diğer insanlara zarar vermeden sürdüren bireyleri kapsamamaktadır..


-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

insan yorgun olduğunda güçsüz olacağını sanıyor. oysa gücünü, en çok yorgunken hissediyor.bir savaştan çıkınca insan, yorgun ama güçlü -hatta güçlenmiş- oluyor.

---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
  1. ayatın planlandığı gibi yaşanacağını zannetmek. şu zaman mezun olurum şunu yaparım bunu ederim çok süper olacak ... sonuçta kul kurar,kader güler sen de götüne baka baka yaşarsın o planlı hayatı.

Ekşi'denn

sevdiğini söyleyememek


anlamsızdır..

  1. ve bu anlamsızlık, ölü ozanlar derneği'nden kendime yamadığım pek çok kıymetli bilgiden yalnızca biridir.. 

    knox* aşık olduğu sarışın hatunu* etkilemek için bir şiir yazmıştır.. 
    olaylar gelişir.. 
    knox okula geri döner..

    tüm ekip etrafını sarar; "ne oldu, nasıl geçti ?" diye etrafında dönerler..

    -"şiiri okudum" der knox..
    -"eee, peki o ne dedi ?" diye sorarlar merakla..

    knox gözleri parlayarak gülümser:

    -"hiçbir şey.. ama şiiri okudum.."
     
    sahlanankoc

Ekşi'den

erkeklerin aşk acısını daha kolay atlatması


aşık olmak feminen bir davranış değildir; sorguya yer bırakmaz, nedenlere dayandırılmaz. bu da kadınların duygu kültürünü yansıtan bi şey değldir. kadın sorgular. tek gecelik ilişki ya da fuck buddy denilen şeyin kadınlarda işlememesinin nedeni de budur. kadın sonrasını merak eder, sağlamcıdır, kendini bırakmak gibi bir dürtüsü yoktur, bundan keyif almaz. ama aşk için gerekli olan kural budur; sorgulamayacaksın...

kadın denen varlık, noktaları birleştirip, "bu adamı sevebilirim" der. ilgili, sorumululuk sahibi, sahiplenici, kültürlü, paralı, şefkatli... her kadına göre değişebilecek bu noktalardan bir şekil çıkarır ortaya ve tamam ya dadevam der.

ama erkek bir bakışa aşık olur. aşık olmak da odur zaten. o kadar salak hali tutarlı bi şeyle açıklayamazsın. o kadın çok güzel bakıyordur, çok güzel gülüyordur, çok sevimlidir, çok çekicidir... her erkeğe göre değişebilecek bu noktalardan birine tutulur adam* ve aşık olur.

koşul aramaz erkek, aramadığı için kollamaz da. pislik gibi davransan da ona, o hep tedirgin bakar gözlerine. ayrılığın üzerine konuşmaz senin gibi; bulur derdinden anlayacak birini (ha diyelim onu da bulamadı, bir kadeh daha koyar karşısına, onunla tokuşturur kadehini) şerefe der sadece. karşısındaki de eşek değilse anlar zaten. senin gibi "neden beni aramıyoooo?" demez adam belki ama senden daha çok uykusuz gece geçirir.

sonra birinin adı attila olur," aysel git başımdan seni seviyorum" der; birininki necip olur, "geçti istemem gelmeni, yokluğunda buldum seni" der*; daha meşhur olanı mecnun olur, aşık olduğu kadını görünce tanıyamaz. 

empati kur demiyorum da* azıcık düşün ama kendini değil.


piglet























Saçmalamalar

'Bence şarap mürabektir çünkü şarap olmasa tirbüşön satan adam aç kalırdı'

Sultanahmet

Sultanahmet camisinin önünden geçerken, bir çığlık duyuldu
herkes merakla avluya koştu
kimse yoktu
o an ki heyecanla
camiye ayakkabılarıyla girdiler
bir baktılar imamın kafası kanıyor
noldu imam efendi
sormayın başıma gelenleri
camiye kolayla girmeye çalıştılar ama kolay olmadı
direndim
kafama çizmelerinin topuklarını geçirip
bayılttılar

işgüzarın biri camiye ayakkabılarıyla girenlerin fotoğrafını çekti
biri bayılıp ayılmış imamı tekrar bayılttım üstüne salça sürüp fırına koydu
biri de topuğun çizmesini arayıp hangi marka olduğunu çözmeye çalıştı

Sabah

sabah uyandım
içimden geçirdim
kim bu sabah erken kalkma fikrini uydurmuş
herkes sinirli olsun diye mi
herkes sendromlara girip paranoyakça yaşasın diye mi
ya da
sadece
gıcıklığına


bazen birileri gelip diyor ya
'ben erken kalkmayı seviyorum'
sen insan olamamışsın diyemiyorum
tepkimi anlasın diye
mal mal bakıyorum
anla be çocuğum o laftan sonra
senden nefret ediyorum

Bebek

bir gün bir bebek doğdu
ama ailesi isim bulamadı
vakit geçti
bebek hala isimsizdi 
cinsiyetine bakıp bir şeyler düşünseler ya 
gittikçe sinir bozucu oluyordu herkes için 
bebeğin ismini geçmeyen öksürük koydular

bu bebek büyüdü 
rhinovirüsünden dolayı nezle oldu
burnu aktı 
aktıkça aktı
hiç bitmicek sandılar
keşke ismini kapanmayan musluk koysaydık 
dediler
kimse bir şey diyemedi
bende diyemedim 
sustum,sustum, sustum ta ki
o bebeğe kardeş gelene kadar
isim düşünürlerken dedim ki 
akıtan musluk koyun 
hayır dediler
kapanmayan musluk olucak
diyemedim contası gevşerse nolucak

bu iki bebek kardeş kardeş büyüdüler
yaşları on sekiz olunca dediler ki
bizim mesleğimiz nolucak 
ailesi tutturdu illa avukat olucaksınız
illa doktor olucaksınız 
ama ikiside istemiyordu
kapanmayan musluk simitçi olmak istiyordu
geçmeyen öksürük de marangoz 
olamadılar
hiç bir şey olamadılar
zaman geçti
ikisi de bir çöplüğün kenarında
ölü bulundular

Titanic'in bir sırrı daha çözüldü




100 yıl önce batan ünlü transatlantik Titanic'in, yaklaşık 70 yıldır insanların aklını meşgul eden bir sırrına, modern teknoloji sayesinde bir çözüm bulundu.


Titanic batarken, kaptanın acımasız kararı ile gemideki yetersiz kurtarma kayıklarına sadece birinci mevkideki zengin yolcuların alınırken daha düşük mevkilerdeki yolcula ise güvertelerinde 
kilitlenerek ölüme terk edildi. Kazanın sonunda, birinci mevkide yolculuk yapan zengin yolcuların hepsi sağ salim kurtuldu. Bu yolcuların arasında sadece bir kayıp verildi. O da 2 yaşındaki küçük bir kız çocuğu olan Lorainne Alison idi. Babası onu son ana kadar aramış ancak bulamamıştı. 

Kazadan sonra Lorainne çok arandı ama cesedine ulaşılamadı. 30 yıl sonra ise Helen Kramer isminde bir kadın bir radyo şovunda, kaybolan kız çocuğunun kendisi olduğunu iddia etti ve geminin tasarımcısının onu bulup kurtardığını, ardından limanda kaybolduğunu ve onu bulan bir aile tarafından büyütüldüğünü anlattı. Çoğu insan bu öyküye inandı ancak zengin Alison ailesi bu öyküye şüpheyle yaklaşarak Helen Kramer'i kabul etmedi. Ancak Kramer de iddiasından vazgeçmedi. Ölümünden sonra ise torunu Debrina Woods aynı iddiaları sürdürerek babanesinin  Lorainne Alison odluğunu anlatmaya devam etti. 

Nihayet, Titanic faciasını araştıran bir grup, iki aileyi DNA testi yapmaya ikna etti ve Debrina Woods ile akrabalarından alınan DNA örnekleri Alison ailesinin DNA'sı ile karşılaştırdı ve iki aile arasında hiçbir bağ bulunmadığı ortaya çıktı. Böylece 70 yıldır devam eden Loraine Alison bilmecesi kısmen çözülmüş oldu. Artık, Helen Kramer'in Loraine Alison olmadığı biliniyor. Peki ama geminin içinden naaşı çıkmayan, görgü tanıklarından kimsenin ifadelerinde varlığının izine rastlanamayan gerçek Loraine Alison nerede ve Helen Kramer gerçekte kimdi? Şimdi de bu sorular Titanic meraklılarının aklını meşgul ediyor.


Kaynak:http://delimideli-haber.blogspot.com.tr/

Son

Son öpüşmemizin son olduğunu bilseydim dudaklarını bırakamazdım. Sol sarılmamızın öyle olacağını bilseydim sana kenetlenirdim. Beni son kez öyle seveceğini bilseydim seni üzmezdim. Birinin beni son defa böyle seveceğini bilseydim hiç yaşamazdım.Senin herkesin aşık olacağı çok insan olduğunu bilseydim seni yüceltirdim.

Yaratıcılık


Ses Eğitiminde Diyafram Geliştirme Koruma Teknikleri

                                                       Nefes ve Teknikleri

Nefes İyi şarkı söyleyebilmek ve iyi konuşabilmek için, her şeyden önce doğru nefes alıp vermesini öğrenmek gerekir. Şarkı söyleyen kişi, ciğerlerine en çok hava dolduracak şekilde nefes almalıdır...


                                                 Ses Bozukluklarının Nedeni

Nefes, akciğerlerin eşit bir biçimde havayla dolmasıdır. Bu nefes bizi rahat hale getirmediği, yumuşak ve kaynaşan bir sesin oluşumuna elverişli olmadığı için şarkı söylerken kullanamayız.

Diyafram nefesi, daha çok akciğerlerin alt yarısında toplanan ve ciğer uçlarına kadar inerek diyaframla ilişki kuran nefestir. Bu nefes, ses eğitimine en uygun olan nefestir.Diyafram nefesinde hava, diyafram ve ses organının güç birliği şarkı söylememizi kolaylaştırır. Diyafram nefesi, diğer nefeslere oranla, kalbimize fazla yük olmaz. Diyafram nefesi, şarkı söylemek için gerekli olan daha geç, daha düzenli ve istenen basınçta nefes boşaltmaya çok elverişlidir. Bu nefes göğüs boşluğu rezonansını kısıtlamaz

Nefes egzersizleri başlangıçta baş dönmesi ve yorgunluk yapabilir. Bunda çekinilecek bir şey yoktur. Fazla oksijen almak, insanda sersemlik yapar. Nefes alma- verme süreci sona erdiği zaman, çok kısa bir an bütün kasları gevşeterek , daha verimli yeni bir nefese hazırlanılmalıdır.
Şarkı söylerken, gereğinden fazla hava vermek, sesin hışırtılı ve havalı çıkmasına neden olur. Her ses içiıı, gerektiği kadar hava harcanmalıdır. Fazla hava kullanmak yüzünden, ses tellerinin kasılmaları ile ses tizleşmeleri ve ses kısılmaları meydana gelir. Bunun için başlangıçta, doğru nefes alma, ölçülü verme ve zamanında gevşemeleri iyi öğrenmek için yaptığı çalışmalar bir şarkıcıyı amacına daha çabuk ulaştırır. Şarkı söylerken, müzik cümlelerinin durumuna göre denetimle veya kaçamak nefes alınır.


A) DENETİMLİ NEFES: Yavaş, uzun, geniş ve yeterince alınmalıdır. Gereğinden fazla nefes almak ses tellerini sıkıştırır. Denetimli nefes hem ağız hem de burundan alınabilir.

B) KAÇAMAK NEFES: Çabuk, kısa, geniş ve yeterince alınmalıdır. Kaçamak nefes sadece ağızdan alınır. Bu nefes. gülme, korkma gibi durumlarda karın duvarının kasılması ile oluşur.


                                                        Nefes Çalışmaları


1- Çiçek koklar gibi nefes almak ve alınan nefesi F veya S konsonu (sessiz harfi) ile boşaltmak. Bu çalışmada çiçek koklar gibi alınan nefes tıslar gibi düzenli bir biçimde boşaltılmalıdır. baktabul


2- Alınan bir tek nefesin, kesik kesik boşaltılması.Bu çalışma nefesin, diyafrarnla sıkı bir şekilde işbirliği yapmasına yardımcı olacak ve nefes basıncını arttıracaktır. Alınmış bir tek nefes S konsonu kullanılarak kesik kesik verilirken ikinci bir nefes alınmamalıdır. Kesik nefes çalışmalarına, eğiticinin sayacağı her sayıya karşı bir kesik nefes istenmesiyle başlanmalıdır.
Başlangıçta 5 kesik nefes, birinci yıl çalışmaları sonunda en çok 30 kesik nefese kadar çıkarılmalıdır.. Nefes çalışmalarında kalbimiz, normal nefese oranla daha büyük bir yük altındadır. Tutularak boşaltılan bir nefes esnasında, kalbimizin daha kuvvetli ve sık çarptığını hissederiz. Bu yüzden, bütün nefes çalışmalarının, kalbe fazla yüklenmeden dengeli ve makul sürelerde uygulanması gerekir.
3- Kesik ve uzun nefes çalışmaları bir arada yapılmalıdır.
4- Kuvvetli, hafif, kesik ve uzun nefes çalışmaları. Bu çalışmaların amacı kesik ve uzun nefes çalışmalarına kuvvetli ve hafif nefesleri de katarak nüans yapılmasını sağlamaktır.
5- Büyüyen ve küçülen, kesik ve uzun nefes çalışmaları. Bu çalışmaların amacı, diyafram gücünü ve nefes basıncını arttırmaktır.



Yakacağınız bir mumu dudağınızın yakınında tutun. Sesli harfleri sırasıyla kullanın:
UYGULAMA 13

UYGULAMA 12
Derin nefes alın. "ha, ho, hu, ha, ho, hu" hecelerini bir tempo dahilinde, hızlıdan yavaşça ya da yavaştan hızlıya tekrarlayın. 5 dakika sürsün.
UYGULAMA 11
Derin nefes alın, soluğunuzu itebileceğiniz en uzak noktaya fırlatın ve BOB deyin. Uygulamayı 5 dakika tekrarlayın.
UYGULAMA 10
Ağzınız kapalı, ayakta dik durun. Burnunuzdan çıkan havayla "mmmmmm" deyin. Bunu 5 dakika tekrarlayın.
UYGULAMA 9


UYGULAMA 8
6- 1000 metre ilerideki biri duyacak şekilde, yüksek sesle tempolu tekrarlayınız:
5- 500 metre ilerideki biri duyacak şekilde
4- 200 metre ilerideki biri duyacak şekilde
3- 100 metre ilerideki biri duyacak şekilde
2- 20 metre ilerideki biri duyacak şekilde
1- 5 metre İlerideki biri duyacak şekilde
Aşağıdaki uygulamayı;
UYGULAMA 7
Hop hecesini tek nefeste yavaş, bağırarak, kızarak, sevinerek, gülerek, acı çekerek tekrarlaynız.
UYGULAMA 6
Kahkah, kahkah, kühküh, kihkih, kuhkuh, kıhkıh, kehkeh,

UYGULAMA 5
ah, oh, uh, ıh, eh, oh, üh, ih... hah, hoh, huh, hıh, heh, hoh, ahah, ohoh, uhuh, ıhıh, eheh, ühüh, ihih, hahhah,ohoh,huhuh
Önce kısık sonra yüksek sesle aşağıdakileri tekrarlayınız.

UYGULAMA 4

2- s -s- s- s- s- s- s- s- s- s
1- ssssssssssssssssssss
(s) ünsüzünü aşağıdaki gösterildiği gibi kesintisiz, zayıf, kuvvetli boşaltılması

UYGULAMA 3
3- Köpek gibi havlayarak
2- Çiçeği koklar gibi
1- Ateşi üf1er gibi
Diyaframdan derin bir soluk alın. Aldığınız soluğu 'f ile en uzun sürede

UYGULAMA 2
3- Derin derin nefes alın. Bir parmağınızla dudağınızı tutun ve üf1er gibi yapın. Havanın çıkardığı ısıyı hissedin. Bir daha nefes alın, aldığınız nefesi bir mum ateşini hafifçe üf1üyor gibi dışarı arın.
2- Derin derin nefes alın; Gırtlağınızı açık tutun. Kısa kısa ve kesik kesik soluma yapın. Ciğerleriniz dolu iken karın bölgelerinizdeki harekete dikkat edin.

SOLUK TUTMA ÇALIŞMASI

UYGULAMA 1
SES TEMRİNLERİ
8- Eğer gırtlağı fazla sıkarak havayı, tutmaya kalkarsanız gırtlak yorulur. Ses bozulmaya başlar.
7- Amaç ciğerleri büyütmektir. Ama ciğerler bir anda büyümez. İdeal bir diyafram nefesi kısa sürede oluşturulamaz. .Çalıştıkça diyaframınızın geliştiğine tanıklık edeceksiniz.
6- Bir anda fazla alınan oksijen baş dönmesine yol açabilir.
5- Nefes alırken akciğerlerinizi zorlayınız. Nefesi uzun süre alıp tutmayı öğreniniz.
4- Yani nefesinizi 2 saniyede almışsanız 8 saniye içinde tutacak ve 4 saniyede vereceksiniz.
3- Nefesinizi alış, tutuş ve veriş zamanlamanız 1- 4 -2 formülüne uygun olmalı.
2- Nefesinizi kesinlikle burnunuzdan alıp, ağzınızdan vereceksiniz.
1- Nefes alırken derin, sık, çabuk, düzenli, gerilmeden, gürültüsüz alıp vermeyi öğrenmelisiniz.


DİYAFRAM NEFESİNDE DİKKAT EDİLECEK ALTIN KURALLAR

Örneğin bir oyunda oynuyorsunuz ve üç sayfalık bir tiradınız var; eğer diyaframınızı iyi kullanabiliyorsanız, takılmadan, zorlanmadan ve tekstin içerisindeki anlatımı yakalayacak şekilde oynayabilirsiniz.

Şimdi sırt üstü düz konumda uzanmış durumdasınız. Nefesinizi tutun, bu halde kamınızı içeri ve dışarı itin. Nefes almadan bunu gerçekleştirebiliyor musunuz? Cevabınız evet ise şimdi karnınızı dışarı itin, nefes verirken kamınızı içeri çekin. Bu yolla diyaframdan solumayı öğrenebilirsiniz. Bunu defalarca tekrarlayın.
Şimdi aynı solumayı göğsünüzün alt kısmına doğru yapın. Diyaframdan nefes alıyor musunuz dikkat edin. Üzülmeyin diyaframdan nefes alamadıysanız başka bir önerim daha var, çünkü diyafram nefesini öğrenme, bazı insanlar için sanıldığından zordur.
Bunu anlamak için iki elinizle göğüs kafesinizin üzerine hafifçe bastırın ya da başka bir arkadaşınızdan iki eliyle göğüs kafesinizin üzerine bastırmasını rica edin.
Diyafram nefesini daha iyi anlayabilmek için düz bir zeminde yere sırt üstü uzanın. Hızlı ve kısa aralıklarla sadece ağızdan solumaya başlayın. Yerde nefes alırken dikkat edeceğiniz şey, göğüs kafesinin bittiği yerden karından gözlemlenen bir hareket söz konusu mu?
Diyaframdan solunum yaparken akciğerlerimizin alt loplarını etkin şekilde kullanmak suretiyle, kaburga kemiklerinin alt hizasından dışarıya itilecek şekilde nefes alabilmeyle çalışılır. Önce çok derin olmak kaydıyla ard arda 3-4 soluma yapın. Göğüs kafesiniz ve omuzlarınız yukarı doğru kalkarsa hatalı nefes almışsınız demektir.
Oyuncular için en doğru soluma diyaframdan solumadır. Mutlaka ve mutlaka diyafram solunumu kullanılmalıdır. Düzenli olarak yapılan çalışma ve temrinlerle diyaframı geliştirmek mümkündür. Size şöyle bir örnek vereyim; hiç spor yapmayan, ağırlık kaldırmayan yani düzenli olarak çalışmayan bir insanın atletik bir vücudu olabilir mi? Olamaz. Oyunculuk da böyledir, sürekli temrin ve diyafram çalışması yapmadan iyi bir diyafram kullanımına ulaşamazsınız. Bunun için yapacağınız tek bir şey var; çalışmak, çalışmak ve çalışmak.
En güzel ses, hiç bir zaman zorlama olmadan çıkan sestir. Oyun sırasında kelime ve cümleleri ayrı tonda ve vurguda söylemek büyük bir yanlıştır.
DİYAFRAMDAN SOLUNUM

Katı, kulak tırmalayıcı, hırıltılı, tiz, burundan çıkan buğulu, çok yumuşak biçimden yoksun sesler rahatsız edici seslerdir. İyi bir çalışmayla bu tür ses kusurlarından kurtulmak mümkündür. Bunun için de düzenli çalışmak ve vakit ayırmak gerekir.
İTİCİ SESLER

Mantıksal susmadan yoksun oyun metni oyunu anlaşılmaz hale, psikolojik susmadan yoksun oyun metni oyunu "yaşamaz" bir hale getirir. Şunu unutmayın sakın:
Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz:
Mantıksal susma söz öbeklerini, metnini tüm tümcelerini makinemsi bir yoldan biçimlendirerek anlamı kolaylaştırırken psikolojik susmalar düşüncelere, sözcüklere yaşam katar.

SUSMALAR

Bu bölümlemeyi yaptıktan sonra ilk düşüneceğimiz Shakespeare'in noktalama işaretlerine verdiği önemdir. Bu metinde her noktalama işaretinin kendine göre bir anlamı ve önemi vardır. Tonlamalar, bu anlamları yakalamaya yönelik yapıl¬madığı sürece tekstin amacına ulaşılamayacak, anlatmak istenen seyirciye yeterince anlatılamayacaktır.
"OTHELLA - Nasıl Karadeniz'in buzlu akıntısı ve sert cereyanı / kesilmek nedir bilmeden / dosdoğru Marmara ve Çanakkale'yi boylarsa / benim kanlı düşüncelerim de öylece müthiş adımlarla ilerleyecek / asla geri bakmayacak / asla kuvvetten kesilip alçalarak aşka doğru gelmeyecek / ta ki büyük ve kudretli / büyük bir intikam / ne var ne yok hepsini birden yutuncaya kadar.!"
Görüldüğü gibi, tek ve uzun bir tümceyle karşı karşıyayız. Bu uzun tümceyi susma yerlerini iyi saptamadan yeterli nefes almadan söyleme olanağı yoktur. Kimi sözcük kümelerinin hakkını tastamam vermek doğru yerlerde nefes almak gerekir. Stanislawski parçayı şu şekilde bölümlemeyi önerir:
OTHELLO - Nasıl Karadeniz'in buzlu akıntısı ve sert cereyanı kesilmek nedir bilmeden dosdoğru Marmara ve Çanakkale'yi boylarsa, benim kanlı düşüncelerim de öylece müthiş adımlarla ilerleyecek, asla geri bakmayacak, asla kuvvetten kesilip alçalarak aşka doğru gelmeyecek, ta büyük ve kudretli büyük bir intikam ve ne var ne yok hepsini birden yutuncaya kadar."
" OTELLO Shakespeare

ÖRNEK
Oyuncu metni anlamadığı ve noktalamaya dikkat etmediği sürece başarılı olamaz. Bunun için yapılacak ilk iş, metni ölçü ve parçalara bölmek, susma yerlerini saptamaktır.
Oyun metnini parçalara bölerek okumak oyuncuyu sözcükleri yorumlamaya, böylelikle de sözcüklerin içeriklerini, anlamlarını, özünü anlamaya zorlar. Oyuncu sahne üzerinde her söylediği sözün özüm: inmeye çalışarak anlamını yakaladığı takdirde; konuşmasında biçim yönünden bir incelik, içerik yönünden de bir tutarlılık ve derinlik yakalar.
"Çalış, baban gibi eşek olma!"cümlelerinde susma yeri değiştirildiğinden içerdiği anlam da değişir.
ve
"Çalış baban gibi, eşek olma!"
Susma, noktasını değiştirdiğimizde tümcenin yüklendiği anlam büyük ölçüde değişir.
"Çalış baban gibi eşek olma!".

ÖRNEK:

Günlük yaşamda da çok önemli olan susma, sahne üzerinde de anlamın aktarılması için olağanüstü önem taşımaktadır.
Oyunda aktarırken konuşma kadar susmalar da önemlidir. Susmalar sözcükleri kümeleştirir, sözcük kümelerini birbirinden ayırır.

KONUŞMA VE SUSMALAR

Aşk












Saf

Bazen mutlu olacağını sanıcak kadar safım

Yaşanmışlıklar





Piç

Sana öylesine aşıktım ki bir gün biteceğine hiç iinanmamıştım sanki. Bir haftada en güzel şeyleri yaşattın bana. Geçen hafta hayatımın en güzel haftasıydı evet bu hafta da en kötü haftası. Beni bıraktın. Geçerli bir sebebin vardı, aşık olduğun hayatını adadığın sevgilin sana geri dönmüştü bense bir piç gibi kalmıştım. Gerçek bir piç gibi. İlk defa biriyle evleneceğime inanmıştım halbuki. İlk defa biri bu kadar yıpratmııştı beni, çünkü ben ilk defa sebepsiz güvenmiştim birine. Beni öyle güzel sevmiştin ki bende eski aşkını bulduğunu farkedememiştim. Şimdi onla mutlusunuz biliyorum. Mutlu olmanızı da istiyorum. Çünkü ona gerçekten aşıksın. Bense piçliğe mahkum.

Acı

seni öylesine çok seviyorum ki
beni bırakıp gitmen canımı öyle acıtıyor ki
ama biliyorum aşık olduğun kadın
hayatının kadını o
buna engel olamam
gerçekten üzgünüm
hayatım bombok
zaten benim gibi birinin mutlu olabileceğini düşünmesi saçmalık
kimim ki ben
bir bok
sadece bir bok
belki de geçmeyen bir öksürüğüm
en sinir bozucu halimle
sana aşığım
gerçekten aşığım
kendimi kandırmıyorum
ama bir şeyler olmuyor
sen ondan asla ayrılmıcaksın biliyorum,
siz birbirinizden ayrılamazsınız ki.
ilk defa bu ilişkimde ileriyi görmüş 1 ayı geçer sanmıştım
ama benim kalbimin içinden bir ayı geçti

Bir başka sevgiliyi sevemem