Aşık Veysel evli olduğu zamanlarda eşi başka bir adama aşık olur ve kaçmaya karar verir. Gece uyumak için yataklarına girdikten sonra eşi kalkar, bohçasını da aldıktan sonra pabuçlarını giyer ve ardına bakmadan kaçmaya başlar. Biraz aradan sonra ayağına bir şeyin vurduğunu fark eder. Pabuçlarını çıkarttığında gördüğüne inanamaz. Aşık Veysel’in tüm parası oradadır. Kaçacağını anlayıp sahip olduğu her şeyi eşine bırakmış ve ardından oturup demiş ki: “Güzelliğin on par’etmez bu bendeki aşk olmasa.”
25 Şubat 2014 Salı
9 Şubat 2014 Pazar
Hasretinden Prangalar Eskittim
Seni, anlatabilmek seni.
İyi çocuklara, kahramanlara.
Seni anlatabilmek seni,
Namussuza, halden bilmeze,
Kahpe yalana.
Ard- arda kaç zemheri,
Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu.
Dışarda gürül- gürül akan bir dünya...
Bir ben uyumadım,
Kaç leylim bahar,
Hasretinden prangalar eskittim.
Saçlarına kan gülleri takayım,
Bir o yana
Bir bu yana...
Seni bağırabilsem seni,
Dipsiz kuyulara,
Akan yıldıza,
Bir kibrit çöpüne varana,
Okyanusun en ıssız dalgasına
Düşmüş bir kibrit çöpüne.
Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin,
Yitirmiş öpücükleri,
Payı yok, apansız inen akşamlardan,
Bir kadeh, bir cıgara, dalıp gidene,
Seni anlatabilsem seni...
Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır
Üşüyorum, kapama gözlerini...
Bana telefonda bu şiiiri okumuştun hatırlar mısın ?
8 Şubat 2014 Cumartesi
Mutlu olun
sabah farklı bir ben bu saatlerde farklı bir ben. bu saatlerde kimseyle mantığımla konuşamam. bazen engellemeye çalışsam da kalbimi susturamam. neler istediğimi bilmiyorum. aylardır doğru düzgün hayal kurmuyorum. hiç kurmuyorum belki. kurmak istemiyorum yapamıyorum.
sen beni bir anda hiç bişey yokken bırakıp gitseydin seni hiç rahat bırakamazdım. ama p ile olduğunu bildiğim için onun yerine kendimi koyuyorum bu çok kötü olurdu o yüzden konuşamıyorum hiç konuşamıyorum. seneye tamamen gidiceksiniz bir daha hiç görüşmücez seninle. hiç yani. beraber yaptığımız herşey unutulucak. yapmadıklarımız da unutulucak. yapmak isteyip yapamadıklarımızı. benim üzüntümü de unutucaksın kendi sevincini de. o sende kötüye dair ne varsa unutturucak inanıyorum buna, ben yapamazdım bunu ama o yapar. bu yüzden seninle görüşmek istemiyorum. bana acıdığın için benimle lafta konuşmanı da istemiyorum hiç konuşma daha iyi
daha kolay unuttur kendini
ya da bunun bir yolunu yap ve git
sessizce gitmek yakışır sanırım
kime sana mı bana mı
ayrılık konuşmasını hep daha az seven yaparmış
bu yüzden sana yaptırdık dimi
çünkü benim hiç yapmayacağım belliydi
asla yapamazdım
asla
sen hep yapabilirdin ama bu konuşmayı
çekinmezdin
çünkü sen hep daha az sevdin
belki de ben sevdiğini sandım
sense hiç sevmedin
bilemiyorum
düşünmek de istemiyorum
mutlu ol
senin/sizin mutsuzluğunu isteyecek kadar kızgın değilim.
sen beni bir anda hiç bişey yokken bırakıp gitseydin seni hiç rahat bırakamazdım. ama p ile olduğunu bildiğim için onun yerine kendimi koyuyorum bu çok kötü olurdu o yüzden konuşamıyorum hiç konuşamıyorum. seneye tamamen gidiceksiniz bir daha hiç görüşmücez seninle. hiç yani. beraber yaptığımız herşey unutulucak. yapmadıklarımız da unutulucak. yapmak isteyip yapamadıklarımızı. benim üzüntümü de unutucaksın kendi sevincini de. o sende kötüye dair ne varsa unutturucak inanıyorum buna, ben yapamazdım bunu ama o yapar. bu yüzden seninle görüşmek istemiyorum. bana acıdığın için benimle lafta konuşmanı da istemiyorum hiç konuşma daha iyi
daha kolay unuttur kendini
ya da bunun bir yolunu yap ve git
sessizce gitmek yakışır sanırım
kime sana mı bana mı
ayrılık konuşmasını hep daha az seven yaparmış
bu yüzden sana yaptırdık dimi
çünkü benim hiç yapmayacağım belliydi
asla yapamazdım
asla
sen hep yapabilirdin ama bu konuşmayı
çekinmezdin
çünkü sen hep daha az sevdin
belki de ben sevdiğini sandım
sense hiç sevmedin
bilemiyorum
düşünmek de istemiyorum
mutlu ol
senin/sizin mutsuzluğunu isteyecek kadar kızgın değilim.
Özledin mi
Özledin mi?
Hayatımda duyduğum en saçma soru kendisi. Hayır bu ne yani. Özledin mi ? Sırf acı çektirmek için oluşmuş bir soru. Bi ileri versiyonu 'Beni özledin mi?'dir.
O geçirdiğimiz günlere rağmen beni özledin mi, o güzel günlerimizle beni özledin mi, ben burada aşkımla çok mutluyum ama yine de soruyim beni özledin mi-hani amacım içini acıtmakta- falan gibi şeyler. Bırakmıştım yazı işlerini, bana yaramıyor çünkü. Ne anlatmak istediğimi anlatabiliyorum ne de amacıma ulaşabiliyorum. Netice gibi ortada kalıyorum olmuyor.
Bir yanım hayattan tamamen uzaklaşmak istiyor diğer bir yanım kaçmakla olmaz onlar sana acını unutturacak diyor. Acı dediğiniz nedir ki. Herkes kendince en büyük acıyı yaşar, herkesin en yaralayıcı anları başrollerinde kendilerinin olduklarındadır. Başkasının yaşadığı bir olayda onun kadar acı alamazsın. Kimseye diyemezsin benim acım büyük senin ki küçük.
Hayır anlamadığım bir şey daha var. İnsan acı çekmek zorunda mı? Acı çekince olgunlaşıyorsun falan diyerek acı çektirmek niye. Ya da acıyı çektiriyorsun mesela sonra da diyorsun ki bunlar seni olgunlaştırıcak. Hayır neyin kafası bu anlamıyorum.
Acı çekmek meselesi de ayrı bir şey. Kendi seçimlerimizle yaşıyoruz. Yaşımız kaç olursa olsun ( bu arada yaşım 18 yaşamın tüm amacını çözdüm diye bir şey yok 50 yaşına da gelsem olmucak belki ) kendi yaptıklarımız bize mutluluk ya da acıya sebep oluyor. Bunları kadere bağlamak bence işin içinden sıyrılmak için oluşturulmuş kelime oyunları.
" Ben şunu şunu sana yaşattım ama benim yüzümden değil hepsi KADER. Bu yüzden ben senin acını azaltamam hatta elimden geldikçe yarana tuz biber ekerim. Çünkü sana acıyorum. Seni bir piç gibi bıraktığım için acıyorum" Eski sevgilimin anlatmak istedikleri aslında bunlardı.
Beni canı sıkılınca 1 dk lık konuşma yapmak için arayarak gönlünü ferahlatmaya çalışıyor böyle olunca sanıyor ki ben mutlu oluyorum unutulmadığımı sanıyorum yok öyle bir şey. Beraberken ne kadar mutlu olduklarını biliyorum ama ben bunları yaşamak istemiyorum. Sonra da bana soruyor yoksa kıskanıyor musun. Yok canım neden kıskanıyım sen hayatının aşkıyla beraberken benim burada sürekli seni hatırlamam neden kıskançlığa sebep olsun. Ne zaman uyusam rüyalarımda seni görmem sorun değil. Hayır gerçekte gelmiyorsun madem niye rüyalarıma da karışıyorsun. Hiç gelme. İlla bir yerden kendini hatırlatacak dimi?
Kullanıp atılıyorsun sonra da insanlara güvenmen bekleniyor, tekrar güzel şeyler yaşaman bekleniyor. Ama olmuyor. Şimdi de olmuyor bundan bir ay sonra da olmucak bir yıl sonra da. Ben güçlü biri değilim. Dünyaya ot gibi yaşamak için gelmiş biriyim. Ne mutlu olmayı hakeden birisiyim, ne de insanların hatırlayacağı biriyim. Olmuyor.
Çok düşünüyorum ben bunları hakedecek ne yaptım diye. Düşündükçe de haketmem normal geliyor. Sevgilisi varken başka birine aşık olmuş biriyim. Ki o zamanki sevgilim kimsenin kötülük yapmak istemeyeceği türden biriydi, benim de öyle olduğumu düşünüyordu. Ve her şey çok güzel giderken bıraktım onu. Bana gerçekten çok kızgındı, her gece ağlamaktan bıktığını söylemişti ve sanırım bir annesinin vefatında yıldönümlerinde ağlardı bir de benim piç gibi bıraktığım zaman. Pardon aynı bir piç gibi. Ona ayrılık konuşmasını yaparken şöyle demiştim; biliyorum kısa zamanda pişman olacağım bir şey yapıyorum, ve bunların hepsi benden tek tek çıkacağı için için rahat olsun acı çekicem. O da demişti ki ben senin acı çekmene dayanamam, pişman olduğun beni düşündüğün ilk anda gel ben yine senin olurum. Çünkü o bu ilişkiyi tek başına yürütmeye hep hazırdı. Çünkü o sevmek istiyordu.Birini sevmek. Kendisini seven birisini sevmek. Evleneceği kadını sevmek. Hayatının kadını. Benim öyle biri olduğumu düşünmüştü. Ve ben onu terkettim. Yani hakkettiğim bir şeyi yaşadığımı şuan farkediyorum.
Başka bir konuşmam da geçen bir şeyi eklemek isterim; Ben bu hayatta kimsenin en çok değer verdiği insan olamam, olmuyacağımda. Çünkü birinin en çok değer verdiği kişi olman için ona elindekileri vermen gerekir. Benim ellerim bomboş,kalbim bomboş,aklım bomboş...
Bu yüzden şuan aşık olduğum insan pek çok kişinin en çok değer verdiği, vereceği insan. Çünkü o her şeye sahip ve istese her şeyini verir.
Bu yüzden de ki biz onunla yapamazdık.
İyi ki bitmiş
Şuan çok acı çekiyorum ve uzun bir süre de çekicem ama doğru bir karar.
Hayatımda duyduğum en saçma soru kendisi. Hayır bu ne yani. Özledin mi ? Sırf acı çektirmek için oluşmuş bir soru. Bi ileri versiyonu 'Beni özledin mi?'dir.
O geçirdiğimiz günlere rağmen beni özledin mi, o güzel günlerimizle beni özledin mi, ben burada aşkımla çok mutluyum ama yine de soruyim beni özledin mi-hani amacım içini acıtmakta- falan gibi şeyler. Bırakmıştım yazı işlerini, bana yaramıyor çünkü. Ne anlatmak istediğimi anlatabiliyorum ne de amacıma ulaşabiliyorum. Netice gibi ortada kalıyorum olmuyor.
Bir yanım hayattan tamamen uzaklaşmak istiyor diğer bir yanım kaçmakla olmaz onlar sana acını unutturacak diyor. Acı dediğiniz nedir ki. Herkes kendince en büyük acıyı yaşar, herkesin en yaralayıcı anları başrollerinde kendilerinin olduklarındadır. Başkasının yaşadığı bir olayda onun kadar acı alamazsın. Kimseye diyemezsin benim acım büyük senin ki küçük.
Hayır anlamadığım bir şey daha var. İnsan acı çekmek zorunda mı? Acı çekince olgunlaşıyorsun falan diyerek acı çektirmek niye. Ya da acıyı çektiriyorsun mesela sonra da diyorsun ki bunlar seni olgunlaştırıcak. Hayır neyin kafası bu anlamıyorum.
Acı çekmek meselesi de ayrı bir şey. Kendi seçimlerimizle yaşıyoruz. Yaşımız kaç olursa olsun ( bu arada yaşım 18 yaşamın tüm amacını çözdüm diye bir şey yok 50 yaşına da gelsem olmucak belki ) kendi yaptıklarımız bize mutluluk ya da acıya sebep oluyor. Bunları kadere bağlamak bence işin içinden sıyrılmak için oluşturulmuş kelime oyunları.
" Ben şunu şunu sana yaşattım ama benim yüzümden değil hepsi KADER. Bu yüzden ben senin acını azaltamam hatta elimden geldikçe yarana tuz biber ekerim. Çünkü sana acıyorum. Seni bir piç gibi bıraktığım için acıyorum" Eski sevgilimin anlatmak istedikleri aslında bunlardı.
Beni canı sıkılınca 1 dk lık konuşma yapmak için arayarak gönlünü ferahlatmaya çalışıyor böyle olunca sanıyor ki ben mutlu oluyorum unutulmadığımı sanıyorum yok öyle bir şey. Beraberken ne kadar mutlu olduklarını biliyorum ama ben bunları yaşamak istemiyorum. Sonra da bana soruyor yoksa kıskanıyor musun. Yok canım neden kıskanıyım sen hayatının aşkıyla beraberken benim burada sürekli seni hatırlamam neden kıskançlığa sebep olsun. Ne zaman uyusam rüyalarımda seni görmem sorun değil. Hayır gerçekte gelmiyorsun madem niye rüyalarıma da karışıyorsun. Hiç gelme. İlla bir yerden kendini hatırlatacak dimi?
Kullanıp atılıyorsun sonra da insanlara güvenmen bekleniyor, tekrar güzel şeyler yaşaman bekleniyor. Ama olmuyor. Şimdi de olmuyor bundan bir ay sonra da olmucak bir yıl sonra da. Ben güçlü biri değilim. Dünyaya ot gibi yaşamak için gelmiş biriyim. Ne mutlu olmayı hakeden birisiyim, ne de insanların hatırlayacağı biriyim. Olmuyor.
Çok düşünüyorum ben bunları hakedecek ne yaptım diye. Düşündükçe de haketmem normal geliyor. Sevgilisi varken başka birine aşık olmuş biriyim. Ki o zamanki sevgilim kimsenin kötülük yapmak istemeyeceği türden biriydi, benim de öyle olduğumu düşünüyordu. Ve her şey çok güzel giderken bıraktım onu. Bana gerçekten çok kızgındı, her gece ağlamaktan bıktığını söylemişti ve sanırım bir annesinin vefatında yıldönümlerinde ağlardı bir de benim piç gibi bıraktığım zaman. Pardon aynı bir piç gibi. Ona ayrılık konuşmasını yaparken şöyle demiştim; biliyorum kısa zamanda pişman olacağım bir şey yapıyorum, ve bunların hepsi benden tek tek çıkacağı için için rahat olsun acı çekicem. O da demişti ki ben senin acı çekmene dayanamam, pişman olduğun beni düşündüğün ilk anda gel ben yine senin olurum. Çünkü o bu ilişkiyi tek başına yürütmeye hep hazırdı. Çünkü o sevmek istiyordu.Birini sevmek. Kendisini seven birisini sevmek. Evleneceği kadını sevmek. Hayatının kadını. Benim öyle biri olduğumu düşünmüştü. Ve ben onu terkettim. Yani hakkettiğim bir şeyi yaşadığımı şuan farkediyorum.
Başka bir konuşmam da geçen bir şeyi eklemek isterim; Ben bu hayatta kimsenin en çok değer verdiği insan olamam, olmuyacağımda. Çünkü birinin en çok değer verdiği kişi olman için ona elindekileri vermen gerekir. Benim ellerim bomboş,kalbim bomboş,aklım bomboş...
Bu yüzden şuan aşık olduğum insan pek çok kişinin en çok değer verdiği, vereceği insan. Çünkü o her şeye sahip ve istese her şeyini verir.
Bu yüzden de ki biz onunla yapamazdık.
İyi ki bitmiş
Şuan çok acı çekiyorum ve uzun bir süre de çekicem ama doğru bir karar.
2 Şubat 2014 Pazar
Sana ölüyorum
Ben kendine özgüveni çok düşük bir insanım, belki buna çevreden aldığım yaralar sebep olmuştur ya da psikolojik hani tamamen kendi abartımdan bilmiyorum. Onunlayken bundan tamamen uzaklaşmıştım demiştim tamam artık sanırım bende güzelmişim. Ama bitince dedim ki çirkin olduğum için beni bıraktı. Yani yine eskisi gibiyim, hatta eskisinden daha aşağıya düştüm bu sefer. Çıkamıyorum yapamıyorum gücüm yok.
Kaydol:
Yorumlar (Atom)
