29 Aralık 2013 Pazar
Kafa karışıklığı
O kadar bencil bir insanım ki resmen sevgilimi kandırıp onu aldatıyorum. O zaman ayrıl çocuğu üzme diyorsunuzdur, doğru zamanı bekliyorum. O dünyannın en iyi insanı olabilir cidden ama ben onu hakketmiyorum çünkü bazen iki insanın iyi olması beraber olmaları için yetmez, benim ona olan sevgimin arkadaşca olduğunu anladım, onla yaptıklarımı bir arkadaşımla da yapabilirim. Ama bence o arkadaş kalmayı istemez çünkü klasik laftır ben sana arkadaşken nasıl öpüp sarılıcam, nasıl kalbinin sesini dinlicem. İşte bunlar olmadığından insanlar arkadaş kalmakta istemez. Genel olarak hayatımda böyle oldu ilişkimiz hiç başlamadan arkadaşlığımızı sevgili olarak bozmayalım böyle arkadaşlığımız sonsuza kadar devam etsin derim eninde sonunda kendileri sıkılıp gidiyorlar zaten. Napıyim benim sevgiliye değil, bir dosta arkadaşa ihtiyacım var. Bilmiyorum ne zaman ayrılık konuşması yapmalıyım, yılbaşını beraber kutlucaz onun geçmesini bekliyorum işte. Çok sikko, bitch biriyim biliyorum nasıl böyle oldum bilmiyorum ak. Ben çünkü öncesinde her zaman böyle aldatma meselesine hele yalan söylemeye falan deliren bir insandım. Sevmiyorsan da o pisliği yapıp aldatmıcaksın derdim. Üzgünüm platonik de olsa, aşık olduğum dev bir adam var ve bu yüzden ilerde çok pişman olacağım bir fırsatı kaçırıyorum. Çünkü tipsiz bir kızımdır ayrıca. Hani bir de olur ya biriyle çıkmaya başlarsanız şansınız döner kısmetler akar akar böyle. Aynen öyle düşünüyorum çünkü normalde kimsenin siklemeyeceği biriyim açık sözlülükle. He belki bundan ayrıldığım zaman aşık olduğum adam beni hiç istemicek o zaman kabullenirm. Çünkü ben pek çok şeyi kabullenmeye alıştırıyorum artık kendimi. Bu başarısız, çok güçsüz biri olduğumdan biraz yıpratıcı geçicektir. Zaten ben hiç bir zaman tam mutluyum diyemedim hep içimi kemiren bişeyler vardı. Zaten ben böyle pislikleri yaptığım vakitten sonra mutlu olmamam normal. Ki öncesinde yapmadım hep en sadıktım ama yine üzüldüm falan. Dur lan hayat çok garip. Korktuklarımdan biri eğer şimdi dünya tatlısı sevgilimden ayrılıp aşık olduğumu sandığım o dev adamla çıkarsam bir gün gelip o dev de beni terk edecektir. Yakın uzak farketmez. Beni bırakıcak. Hatta ne zaman bırakıcak biliyor musunuz, ben ona tüm cesaretimi toplayıp onu sevdiğimi söylediğimde, onsuz dakkalarımın geçmediğini kalbime beynime hatta akciğerime anlattığım da o adam gidicek. Napalım gençler. Ölüme mahkumum. Hemde en acısına.
O Fortuna
Ey talih, ay gibi değişkensin, hep büyüyen ve küçülen; menfur hayat önce zulmeder sonra teselli eder, zihnin görüşüne göre; fakirlik ve kudreti buz gibi eritir. Talih, canavar ve boş, sen çark-ı felek, sen kötüsün, servet geçicidir ve daima kaybolur, gölgeli örtülü bana da zarar veriyorsun; şimdi oyun süresince çıplak sırtımı senin kötülüğüne teslim ediyorum.
Talih, sağlıkta ve erdemde, bana karşıdır, güdülen ve sindirilen, daima esarette. O halde şu saatte gecikmeksizin titreyen tellere vurun; mademki kader güçlü kimseyi yere çalıyor, herkes benimle birlikte ağlasın
Pisliğim ben
Ben kafa karışıklığıma nerden başlasam bilmiyorum onu düşünmeden yapamıyorum her an o aklımda sanki beynimi ele geçirdi. Onun bende bağımlılık yaptığını söylediğimde bana söylediği şey ruhumu satın aldığıydı. Ve gerçekten o kadar doğru geldi ki, saçma di mi. Ama bana hiç öyle gelmiyor.Bana bir olay anlatıyor sanki hemencecik yaşıyıveriyorum o anda. Mesela biz internetten tanıştık fotoğrafımı gördükten beş dakka sonra benimle ilgili o kadar farklı şeyler söyledi ki bunu sadece fotoğrafıma bakarak yaptı. Sebzeden nefret ettiğimi, herkesin yediği pişmiş domatesi bile yemediğimi,annemle aramızın nasıl olduğunu, babamın nasıl biri olduğunu, okul hayatımın nasıl geçtiğini, içimin nasıl biri olduğunu, kavga ederkenki suskunluğumu. Bunlar beni dumura uğratmıştı farkında olmadan da bayılmıştım ona çünkü çok zekiydi. Ama aramızda ufak problemler vardı benim bir sevgilim vardı, o ise boşanmıştı, boşanmıştı dedim evet yaş farkımızda vardı-10 yaş- ki ben 4 yaş büyük birini bile büyük bulurum. Aramızda 500 km vardı ve bana yanına gelmemi istediğini belirtti. O kadar pislik bişey ki her dediği şeye inanıyordum. Ki ben bu hayatta babama bile güvenemem. Şuan onu deli gibi düşünüyorum. Ama ben bir kaşarım sevgilim var ve böyle yaparak onu aldatıyorum.
15 Eylül 2013 Pazar
Smile
At worst I feel bad for a while,
but then I just smile I go ahead and smile.
12 Eylül 2013 Perşembe
27 Ağustos 2013 Salı
Tamamlanmayi bekleyen yazi
Uzgunum yine taslaksiz yazacagim icin, cumleler paramparca olucak biliyorum.
Kafam karisik.
Uzgunum sevgilim seni uzdugun icin. Biliyorum daha bir kac gun once gelip hayatimi degistirdin.
Inanmazdim bir kac gunde birini taniyabilecegimi, tabi hala tam taniyamiyorum. Artik biraz daha ani yasamaya calisiyorum, ne kadar iyidir ne kadar kotu bilmiyorum suan. Fakat artik insanlar ne der diye dusunerek yasamaktan biktigimdan da istedigim gibi yapmaya calisiyorum belki.
3 sene tamamen en ayrintisina kadar tanidiginiz, hangi olaya ne tepki verecegini ondan iyi bildiginiz biri kafaniz karisik diye sizi terk ettiginde daha bir farkli oluyorrsunuz. Sonradan anlayacaksiniz baska birisinin oldugunu. ozur dilerim okurum aglamakytan yazamiyorum
Kafam karisik.
Uzgunum sevgilim seni uzdugun icin. Biliyorum daha bir kac gun once gelip hayatimi degistirdin.
Inanmazdim bir kac gunde birini taniyabilecegimi, tabi hala tam taniyamiyorum. Artik biraz daha ani yasamaya calisiyorum, ne kadar iyidir ne kadar kotu bilmiyorum suan. Fakat artik insanlar ne der diye dusunerek yasamaktan biktigimdan da istedigim gibi yapmaya calisiyorum belki.
3 sene tamamen en ayrintisina kadar tanidiginiz, hangi olaya ne tepki verecegini ondan iyi bildiginiz biri kafaniz karisik diye sizi terk ettiginde daha bir farkli oluyorrsunuz. Sonradan anlayacaksiniz baska birisinin oldugunu. ozur dilerim okurum aglamakytan yazamiyorum
15 Ağustos 2013 Perşembe
Erkeklerin topuklu ayakkabısı
14 Ağustos 2013 Çarşamba
Universite
Bi ay sonra universiteue baslicam ama kucuk bi cocuk gibi cok korkuyorum. Daha once ailem de ayrilmadim.
Her ailede kisinin kendisine yakin hissettigi biri vardir, benim icin de bu kisi annem. En iyi anlastigim, her derdimi anlatabildigim, en degerlim o. Tabiki kardesimi ve babami da bambaska seviyorum. Kardesimin sakalarini, babamin otoriter tavri olmayan bi yerde yasayacagim. Bilmiyorum yaa.
Her ailede kisinin kendisine yakin hissettigi biri vardir, benim icin de bu kisi annem. En iyi anlastigim, her derdimi anlatabildigim, en degerlim o. Tabiki kardesimi ve babami da bambaska seviyorum. Kardesimin sakalarini, babamin otoriter tavri olmayan bi yerde yasayacagim. Bilmiyorum yaa.
Huzun pesimi birakmayan bi macera.
Ya aslinda buraya her zaman yazmak istiyorum fakat biraz uyuzum, olmuyor hic...
Bu sefer yazmamin sebebi klasik biraz,platonik oldugum eski sevgilimin yeni yazdiklarina bakiyorum, onun boylesine mutlu olusu kalbimi kiriyor, neden ben hayatima mutlu devam edemiyorum diye sormaktan geri kalmiyorum.
Artik daha bencilim, sevgilileri gercekten tanimadikca asklarinin yakinda bitecegine uzuluyorum da.
Hic bi zaman sevdigim kisi beni sevmediginden bu duygudan hayat boyu nefret edicem.
Eger yazdiklarimin okuyucusuysaniz sizden ozur diliyorum boyle hep pessimist takildigim icin, normalde de asla boyle takilamam da boyle takilanlari sevemem ama olmuyormus.
Bu sefer yazmamin sebebi klasik biraz,platonik oldugum eski sevgilimin yeni yazdiklarina bakiyorum, onun boylesine mutlu olusu kalbimi kiriyor, neden ben hayatima mutlu devam edemiyorum diye sormaktan geri kalmiyorum.
Artik daha bencilim, sevgilileri gercekten tanimadikca asklarinin yakinda bitecegine uzuluyorum da.
Hic bi zaman sevdigim kisi beni sevmediginden bu duygudan hayat boyu nefret edicem.
Eger yazdiklarimin okuyucusuysaniz sizden ozur diliyorum boyle hep pessimist takildigim icin, normalde de asla boyle takilamam da boyle takilanlari sevemem ama olmuyormus.
Duygular
Burada yanlış bir şey var, benim senden
beklediğime uymayan bir şey…
Neden her şeyden bir anda
vazgeçmeye kalktığıma anlam
veremediğim an, işte tam bu anda
senden vazgeçemem. İnsan kendini
kenara atamaz çünkü. Neden
vazgeçemem biliyor musun? “Seni
sevmiyorum!” diyemediğim için, hala
seni delice sevdiğim için.
Eğer şimdi gidersen bir daha hiçbir şey
dizlerimin bağını çözemeyecek olabilir.
Hiçbir şey, arkasından bu kadar hızlı
koşmama değmeyecek olabilir. Hiçbir
şey beni “Asla yapmam!” dediklerimi
yaptıracak kadar güçlü hissettirmeyecek
de olabilir. Bütün ihtimalleri düşündüm.
Gitme ihtimalini bile. Bu ihtimaller çok
korkunç. Beni her seferinde tekrar
buhranlara itecek kadar korkunç. Ama
ben tüm bunlara rağmen “Hiç iyi
hissetmiyorum.” dediğinde, bir bok
çukurunu andıran gururumu bir kenara
atıp, yanında belirmeye hazırdım.
Bu şimdiye kadar içinde bulunduğum
en karanlık durum.
Bu şimdiye kadar dokunduğum en
güzel ten.
Bu şimdiye kadar hissettiğim en güçlü
his.
Kendimden, gücümden, beni ben
yapacak şeylerden vazgeçecek değilim.
Senden vazgeçecek değilim.
25 Haziran 2013 Salı
Mouse mu ?
Çok alakasız ama forumdonanımhaber de dikkat ettim. Mouse hep yanlışlıkla da olsa mause diye yazılıyor, ama mouse'un türkçesi ne ?
22 Haziran 2013 Cumartesi
14 Haziran 2013 Cuma
Leyla ile Mecnunn
"yani böyle şeyleri söylemek zor ama, ben seninle çok mutluyum mesela şu
an. bu mutluluk ömür boyu sürsün diyorum leyla. sen benim ekmeğime
reçel sür, ben de sana çay demleyeyim. güne başlarken senin yüzünü
göreyim, gece yatarken en son senin sesini duyayım istiyorum. ben seni
seviyorum leyla."
10 Haziran 2013 Pazartesi
Leyla ile Mecnun
-aynı yastığa başkoyduğun insan nasıl gidiyor da marketten alışveriş yapıyor, benim aklım onu almıyor.
+erdal.. aynı yastığa başkoyduğun insan neler yapar neler, bir bilsen. basar gider, seni terk eder mesela, dımdızlak ortada kalırsın. n'apacağını şaşırırsın. ben bu kadar işin, sorumluluğun altından nasıl kalkacağım diye bakakalırsın böyle. olur. aynı yastığa başkoyduğun insan bunu yapar.
..sonra fark edersin ki aslında o kadar yalnız değilsin. eşin dostun arkadaşların var. derdini hüznünü heyecanını, her şeyini paylaşanlar var. sen onlardan birisinb enim için. aslında en başta gelenisin. sen benim dostumsun be erdal. dostumsun. e öyle tabi..
..toparlandım. ama illa diyosan ki selamı sabahı keseceğiz artık; eyvallah. onu da yaparız. ama erdal, bana çok hakkın geçti. kendine iyi bak erdal.
-iskender?

( Ben bu sahneyi sevdim ki )
+erdal.. aynı yastığa başkoyduğun insan neler yapar neler, bir bilsen. basar gider, seni terk eder mesela, dımdızlak ortada kalırsın. n'apacağını şaşırırsın. ben bu kadar işin, sorumluluğun altından nasıl kalkacağım diye bakakalırsın böyle. olur. aynı yastığa başkoyduğun insan bunu yapar.
..sonra fark edersin ki aslında o kadar yalnız değilsin. eşin dostun arkadaşların var. derdini hüznünü heyecanını, her şeyini paylaşanlar var. sen onlardan birisinb enim için. aslında en başta gelenisin. sen benim dostumsun be erdal. dostumsun. e öyle tabi..
..toparlandım. ama illa diyosan ki selamı sabahı keseceğiz artık; eyvallah. onu da yaparız. ama erdal, bana çok hakkın geçti. kendine iyi bak erdal.
-iskender?
( Ben bu sahneyi sevdim ki )
Rüzgarı severim.
Düşünüyorum da bende radyo sunucusu olmazdı,sevdiğim şarkıları bin kere çalardım. Normal insanlar 5-10 kerede sıkılır, yok ben illa bıkana kadar. Bu da sardıklarımdan.
9 Haziran 2013 Pazar
Büyük konuşmamak lazım
Ben: " bu çocukla asla çıkmam" ( cıktım)
Ben: " bu çocuk beni çok seviyor, asla terk etmez ( terk etti )
Ben: " ne aşk acısı cekicem ya, cokta umrumda " ( aylardır aşk acısı çekiyorrum )
Ben: " bu çocuk beni çok seviyor, asla terk etmez ( terk etti )
Ben: " ne aşk acısı cekicem ya, cokta umrumda " ( aylardır aşk acısı çekiyorrum )
Nefret ettiklerim
Masum insanların zarar görmesinden
Emek verenin karşılığını alamamasından
Sevdiğim şeyleri erken kaybetmemden
Dar görüşlülerin çevremde bu kadar çok olmasından
Ne kadar bazen bende öyle olsamda pesimist insanlardan
ve ne kadar önemsiz olsada indirim sezonu en sevdiğim elbisenin bedeni kalmamasından nefret ediyorum.
Emek verenin karşılığını alamamasından
Sevdiğim şeyleri erken kaybetmemden
Dar görüşlülerin çevremde bu kadar çok olmasından
Ne kadar bazen bende öyle olsamda pesimist insanlardan
ve ne kadar önemsiz olsada indirim sezonu en sevdiğim elbisenin bedeni kalmamasından nefret ediyorum.
7 Haziran 2013 Cuma
Sebepsiz
Bazı şeyleri sebepsiz olarak seviyorum. Mesela hiç alakaları olmasa da şimdilik sırf dış görünüşmüş gibi gelse de Mert Fırat ile George Clooney konusunda aşkımı her yerde belli ediyorum. Nejat İşler de çocukluk aşkım gibi.
Burada Mert Fıratı Hayat Güzeldir filmindeki başrol oyuncusuna benzetiyroum [ ismini hatırlamasamda ] :)
13 Mayıs 2013 Pazartesi
Ağır ergen
( UYARI : Yazım hiç amaçlanmamış bir şekilde melankolik belki de kıro oldu. Okunmaması kalp sağlığı için tavsiye edilir. )
Bilmiyorum bu gece öylesine yazmak istiyorum. Çünkü derdimi insanlara açmak istemedikçe içimde saatli bomba gibi bekliyorlar sanki. Yapamıyorum. Gündüzleri öyle mutlu oluyorum ki gereksiz bi mutluluk, her şeyle eğlenme. Belki de mutlu gözükmek zorundayımdır. Ama akşam olduğunda gerçekten hüzün çöküyor. Ne kadar yalnız olduğumu anlıyorum. Her ne kadar yalnız gibi durmasamda cidden yalnızım ben.Sefil bir yalnız işte. Çünkü sen yoksun. Aslına bakarsan sen varken de yalnızdım ben ama yine de sen bana güven veriyordun işte. Evet insanlara derdimi anlatmaktan hiç hoşlanmam bu yüzden sana hele zorda kalmak-dıkça hiç anlatmazdım çünkü üzülmeni istemezdim. Ama sen bunu hep yanlış yorumlardır. Bilemiyorum belki de bizi uzak yapan şey buydu.Üzerinden kaç zaman geçmesine rağmen unutamadım işte. Sana beni unutup unutmadığını soramam çünkü zaten aklında başka biri var. Hep vardı zaten, o senin aklından hiç çıkmamıştı ki. Ben seni severken de tanımazkende. Keşke sana benim neden senden soğudumu anlatabilsem. Ama anlatsam da saçma bulursun. Dersin yine ' saçmalama' . Neyse canım sen söylesende söylemesende ben gerçeği biliyorum sonuçta.Bu bir önyargı değil ama gerçekten biliyorum. Bunları senin okuyamayacağına güvenerek yazıyorum işte. İnsanlar sana ne kadar ezik dese de hatta senin aşık olduğun kız bile arkandan sövsede benim aşkımda bir değişiklik yok. Ama keşke olsa. Keşke unutsam seni. Hala pişmanım. Ama bu pişmanlık neden bilmiyorum senin yalanlara inanabilmem belki de, e o da olsun o kadar. Bu yazıyı yazmaya başlamadan önce halbuki çok başka bir şey yazıcaktım. Ama boş sayfa çıkınca bunlar döküldü içimden. Hani ben seni tanımadığımda zamansız gelmiştin ya şimdi de zamansız gittin. Çok yarım bıraktın beni. Sen hiç acı çekmezken benim bu kadar kendimi yıpratmam ne kadar doğru bilmiyorum. Düşünüyorum da sen yine dönsen bana ben yine kararımdan döner miyim acaba o kadar gurursuzmuyum ? Pardon seven kalplerde gurur olmazmış. Aşk şiirlerini benim için anlamlandıran sen şimdi de ayrılık şiirlerini mi geçerli kılıyorsun acaba. Ayrıca söylemeden geçmiyim ceyhun yılmaz hep şiirler okusun böyle. Ümit yaşar oğuzcandan bu sefer.
Bilmiyorum bu gece öylesine yazmak istiyorum. Çünkü derdimi insanlara açmak istemedikçe içimde saatli bomba gibi bekliyorlar sanki. Yapamıyorum. Gündüzleri öyle mutlu oluyorum ki gereksiz bi mutluluk, her şeyle eğlenme. Belki de mutlu gözükmek zorundayımdır. Ama akşam olduğunda gerçekten hüzün çöküyor. Ne kadar yalnız olduğumu anlıyorum. Her ne kadar yalnız gibi durmasamda cidden yalnızım ben.Sefil bir yalnız işte. Çünkü sen yoksun. Aslına bakarsan sen varken de yalnızdım ben ama yine de sen bana güven veriyordun işte. Evet insanlara derdimi anlatmaktan hiç hoşlanmam bu yüzden sana hele zorda kalmak-dıkça hiç anlatmazdım çünkü üzülmeni istemezdim. Ama sen bunu hep yanlış yorumlardır. Bilemiyorum belki de bizi uzak yapan şey buydu.Üzerinden kaç zaman geçmesine rağmen unutamadım işte. Sana beni unutup unutmadığını soramam çünkü zaten aklında başka biri var. Hep vardı zaten, o senin aklından hiç çıkmamıştı ki. Ben seni severken de tanımazkende. Keşke sana benim neden senden soğudumu anlatabilsem. Ama anlatsam da saçma bulursun. Dersin yine ' saçmalama' . Neyse canım sen söylesende söylemesende ben gerçeği biliyorum sonuçta.Bu bir önyargı değil ama gerçekten biliyorum. Bunları senin okuyamayacağına güvenerek yazıyorum işte. İnsanlar sana ne kadar ezik dese de hatta senin aşık olduğun kız bile arkandan sövsede benim aşkımda bir değişiklik yok. Ama keşke olsa. Keşke unutsam seni. Hala pişmanım. Ama bu pişmanlık neden bilmiyorum senin yalanlara inanabilmem belki de, e o da olsun o kadar. Bu yazıyı yazmaya başlamadan önce halbuki çok başka bir şey yazıcaktım. Ama boş sayfa çıkınca bunlar döküldü içimden. Hani ben seni tanımadığımda zamansız gelmiştin ya şimdi de zamansız gittin. Çok yarım bıraktın beni. Sen hiç acı çekmezken benim bu kadar kendimi yıpratmam ne kadar doğru bilmiyorum. Düşünüyorum da sen yine dönsen bana ben yine kararımdan döner miyim acaba o kadar gurursuzmuyum ? Pardon seven kalplerde gurur olmazmış. Aşk şiirlerini benim için anlamlandıran sen şimdi de ayrılık şiirlerini mi geçerli kılıyorsun acaba. Ayrıca söylemeden geçmiyim ceyhun yılmaz hep şiirler okusun böyle. Ümit yaşar oğuzcandan bu sefer.
Bu aralar gelsen...
Bu Aralar Gelsen
Bir kuş uçuyor,
Bir çiçek dalından kopuyor,
Bir çakıl taşı denizde sekiyor,
Dut ağacı meyvelerini döküyor,
Toprak yol, tozu dumana katıyor,
Tahta kapı, sövesinden kopayazıyor.
Kalbim çarpıyor,
İçim içime sığmıyor,
Sen geldin diye deliriyorum!
Tüm zamanlarımı seni beklemek için değerlendiriyorum.
Bir saniye boş vaktim yok.
Şimdi içeri girsen, hazırlıksız yakalayamazsın beni.
Hazırım, seni bekliyorum.
Bana ördüğün kazağım sırtımda…
Atkım boynumda…
Yaz kış çıkartamıyorum…
Gelirde görürsün diye, bîtamam bekliyorum.
Dışarıda bir çıt çıksa, kapının ardında bitiyorum.
Biliyorum, vakitsiz zamanlarda iş çevirmeye bayılırsın.
Kışın, denize ayağını sokmaya…
Yazın, boğazlı çizmelerini giymeye…
Baharda somurtup durmaya…
Bayılırsın biliyorum.
Terslik sen de mi; ben de mi… bilemiyorum.
Çok meraklısı da değilim zaten…
Ben sadece seni seviyorum.
Ne tersliğe, ne de kim de olduğuna aldırmıyorum.
Benim canımı acıtan…
İçimi bunaltan…
Beni kederden kudurtan…
Yanımda olmayışın şu an!
Telefona bakıyorum, çalmıyor.
Mutfaktaysan “bir su getir” diye bağırıyorum.
Su içmekliğim yok… seni sınıyorum.
İnsan günde elli bardak su içemez ya!
Hastayım biliyor musun?
Bilsen yanımda olurdun, şüphem yok.
Yalancıktan hastalanayım diyorum…
Gelesin diye bir ateş çıksın benden…
İnce hastalığa tutulmuş gibi öksüreyim…
Elimi karnıma tutup ağlayayım istiyorum.
Sonra vazgeçiyorum… Çocukça şeyleri sevmezsin sen…
Zaten biliyorum; bir evde bir kişi şımarır…
Bizim evin şımarığı sensin.
Peki, ben ne olacağım?
Hastalanmak, şımarmak, seni sıkmak yok.
Peki, ben ne olacağım?
Kapı beklemekten, mutfak kollamaktan, telefon kurcalamaktan korkuyorum.
Aslında seni kaybetmekten korkuyorum.
Benden nefret ettiklerini anladığım en yakın arkadaşlarım…
Bekleme diyorlar!
Bakar mısın, seni beklememeliymişim!
Gelmeyecekmişsin çünkü. Boş laf!
Sen beni ebediyen terk edebilir misin?
İçinde kocaman bir boşluk olmaz mı o zaman?
Anlamıyorlar işte bütün bunları, beni sevmediklerini yeni anladığım en yakın arkadaşlarım.
Ama sende bunca zamandır bir telefon olsa açsaydın ne olurdu?
Kızgınsız biliyorum, beni cezalandırıyorsun.
Ancak bu kadar yeter, ben dersimi aldım.
Bundan sonrası beni öldürmeye girer.
Arkamızdan dedikodu ediyorlar biliyor musun?
Güya sen başka biriyle delicesine sevişiyormuşsun!
Dedikoduları azdırma çabuk dön.
İçim sızlıyor, yalan olduğunu bildiğim halde…
Yine kızma bana, yalan da insanın içini acıtabilir.
Gel yanıma, geç karşıma, “yok öyle şey” de bana.
Sana inanmaya yazgılıyım ben, meraklanma.
Ortalıkta benim için, “bu kız uğruna kafayı yedi” diyorlarmış, aldırma.
Kafayı yemedim ya, bu aralar gelsen hiç fena olmaz.
Bir kuş uçuyor,
Bir çiçek dalından kopuyor,
Bir çakıl taşı denizde sekiyor,
Ben sensin sanıyorum.
Millet beni deli sanıyor.
Bu aralar gelsen hiç fena olmaz.
Bir çiçek dalından kopuyor,
Bir çakıl taşı denizde sekiyor,
Dut ağacı meyvelerini döküyor,
Toprak yol, tozu dumana katıyor,
Tahta kapı, sövesinden kopayazıyor.
Kalbim çarpıyor,
İçim içime sığmıyor,
Sen geldin diye deliriyorum!
Tüm zamanlarımı seni beklemek için değerlendiriyorum.
Bir saniye boş vaktim yok.
Şimdi içeri girsen, hazırlıksız yakalayamazsın beni.
Hazırım, seni bekliyorum.
Bana ördüğün kazağım sırtımda…
Atkım boynumda…
Yaz kış çıkartamıyorum…
Gelirde görürsün diye, bîtamam bekliyorum.
Dışarıda bir çıt çıksa, kapının ardında bitiyorum.
Biliyorum, vakitsiz zamanlarda iş çevirmeye bayılırsın.
Kışın, denize ayağını sokmaya…
Yazın, boğazlı çizmelerini giymeye…
Baharda somurtup durmaya…
Bayılırsın biliyorum.
Terslik sen de mi; ben de mi… bilemiyorum.
Çok meraklısı da değilim zaten…
Ben sadece seni seviyorum.
Ne tersliğe, ne de kim de olduğuna aldırmıyorum.
Benim canımı acıtan…
İçimi bunaltan…
Beni kederden kudurtan…
Yanımda olmayışın şu an!
Telefona bakıyorum, çalmıyor.
Mutfaktaysan “bir su getir” diye bağırıyorum.
Su içmekliğim yok… seni sınıyorum.
İnsan günde elli bardak su içemez ya!
Hastayım biliyor musun?
Bilsen yanımda olurdun, şüphem yok.
Yalancıktan hastalanayım diyorum…
Gelesin diye bir ateş çıksın benden…
İnce hastalığa tutulmuş gibi öksüreyim…
Elimi karnıma tutup ağlayayım istiyorum.
Sonra vazgeçiyorum… Çocukça şeyleri sevmezsin sen…
Zaten biliyorum; bir evde bir kişi şımarır…
Bizim evin şımarığı sensin.
Peki, ben ne olacağım?
Hastalanmak, şımarmak, seni sıkmak yok.
Peki, ben ne olacağım?
Kapı beklemekten, mutfak kollamaktan, telefon kurcalamaktan korkuyorum.
Aslında seni kaybetmekten korkuyorum.
Benden nefret ettiklerini anladığım en yakın arkadaşlarım…
Bekleme diyorlar!
Bakar mısın, seni beklememeliymişim!
Gelmeyecekmişsin çünkü. Boş laf!
Sen beni ebediyen terk edebilir misin?
İçinde kocaman bir boşluk olmaz mı o zaman?
Anlamıyorlar işte bütün bunları, beni sevmediklerini yeni anladığım en yakın arkadaşlarım.
Ama sende bunca zamandır bir telefon olsa açsaydın ne olurdu?
Kızgınsız biliyorum, beni cezalandırıyorsun.
Ancak bu kadar yeter, ben dersimi aldım.
Bundan sonrası beni öldürmeye girer.
Arkamızdan dedikodu ediyorlar biliyor musun?
Güya sen başka biriyle delicesine sevişiyormuşsun!
Dedikoduları azdırma çabuk dön.
İçim sızlıyor, yalan olduğunu bildiğim halde…
Yine kızma bana, yalan da insanın içini acıtabilir.
Gel yanıma, geç karşıma, “yok öyle şey” de bana.
Sana inanmaya yazgılıyım ben, meraklanma.
Ortalıkta benim için, “bu kız uğruna kafayı yedi” diyorlarmış, aldırma.
Kafayı yemedim ya, bu aralar gelsen hiç fena olmaz.
Bir kuş uçuyor,
Bir çiçek dalından kopuyor,
Bir çakıl taşı denizde sekiyor,
Ben sensin sanıyorum.
Millet beni deli sanıyor.
Bu aralar gelsen hiç fena olmaz.
30 Nisan 2013 Salı
Gece yarısı yazabileceğim bir yazı
Sen gittiğinde kalanlar bana yeter sandım. Gidince
bilmiyorum; belki eski ben olurum sandım. Bilmiyorum ya ben kendimi ne sandım.
Ama işte yarım kaldım. Elbet seni her gün o başkasıyla görmeye alışır, bir gün
bende bunu yenerim diye düşünüyordum; bak üzerinden ne kadar ay geçti. Olmadı
ya valla yapamadım ben. Gömdün sen beni. Yetmedi üzerime toprak attın. öldüm
bittim ben. Tabi her şeyin sonu değil hayat devam ediyor. insan kendi derdini
önemli görüyor başkaları nelerle uğraşıyor. Ama ben yaşamayı beceremedim ya.
Bana göre degilmiş bazı şeyler, yaşamakta, sevmekte, gülmekte. Ki ayrıca
gülüyorum da ne işe yarıyor ? Mutlu muyum ? Hayır. Gülmek bana yakışan bir şey de değil hem.
Dışarıdan neşesine neşe katan sen, her gece ağlayan ben. Zaten senin gibi
birini nasıl sevdim bilmiyorum, ne yaptım da böyle bir şeyin yükünü taşıyorum.
Pişmanlıkta işe yaramıyor işte. Sen onun yaptığı her hatayı kabullenirsin ama o
eğer tek hatayı kaldıramazsa... Burda suçlu aranır mı ki ? Sen onu seviyorsun
diye o da seni sevicek diye bir şey yok evet. Ama bu nereye kadar. Ya şey kötü
bir de sen kim bilir bana okuduğun şiirleri hayalinde kimlere yazıyordun da.
Düşündükçe kalbim daha da parçalanıyor. Kırık dökük de yaşanmıyor. Kalp kırmak
ne sadist bir şey. Neyse işte ben böyle buraya ergen ergen yazar ve silerim. Ve
sen bunların hiç birini okumamış olursan. Ki okusan değişen de olmaz çünkü ben
kalbimi sana açtığımda sen yine onu sevmeye devam ediyordun. üzgünüm ben iyi
biri olamadım. Senin iyiliğini isteyecek olgunluğa da erişemedim. Bilmiyorum
ben n'oldum. Geceleri de sevmiyorum işte sırf bunlar aklına geldiği için
uyuyamazsın, yatakta döner durursun. Sürekli bir eskiye özlem. Kalana sitem.
Yaşananlar kafanda döner, dönmüyorsa sen kendin kafanda kurar şizofrenik
aleminde yaşarsın falan. Yardır gitsin ne diyim işte. Saat kaç bilmiyorum nasıl
başlamıştı, nasıl bitiyor da bilmiyorum. Her geçen saat ben ölüyorum.
Kaydol:
Yorumlar (Atom)



.jpg)






















